Jean-Luc Godard'ın ilham perisi olarak tanınan Danimarka kökenli Fransız oyuncu, yönetmen ve senaryo yazarı Anna Karina, 79 yaşında kanser sebebiyle hayatını kaybetti.
22 Eylül 1940'ta Danimarka'da doğan Karina, 18 yaşındayken Fransa'ya yerleşti. Modellik yapan Karina, daha sonra oyunculuğa ve sinemaya adım attı.Yeni Dalga'nın önemli yönetmenlerinden Godard'ın 'Kadın Kadındır' (Une femme est une femme, 1961), 'Hayatını Yaşamak' (Vivre Sa Vie, 1962), 'Küçük Asker' (Le Petit Soldat, 1963), Çete (Bande à, 1964), 'Alphaville' (1964) ve 'Çılgın Pierrot' ( Pierrot le Fou, 1965) gibi filmlerinde oynadı. Kadın Kadındır, aktrise Berlin Film Festivali'nde büyük ödül Altın Ayı'yı getirdi. Kısa sürede başarılı bir mankene dönüşen Karina, dönemin ünlü modacıları Pierre Cardin ve Coco Chanel ile tanıştı. Coco Chanel Danimarkalı mankete "Anna Karina" adını buldu. Kariyeri boyunca hep bu ismi kullandı.
Kendisini 14 Aralık günü kaybettik. Fotoğrafları ilham kaynağı olmak için birebir olan sanatçının ikonik görüntüsü ve güzelliği her zaman görmeye değer.
Fransız Yeni Dalgası
Fransız Yeni Dalgası (La Nouvelle Vogue); 60'ların başında durağanlaşan Fransız sinema sektörüne karşı konulmuş bir protesto, bir başkaldırı ve elbette bir sanat akımıdır. Yolları "Cahiers du Cinéma" dergisinde kesişmiş olan François Truffaut, Jean-Luc Godard, Éric Rohmer, Claude Chabrol ve Jacques Rivette'in öncülüğünde, 1960'larda başlayan bu akım İtalyan Yeni Gerçekçilik akımından etkilenmekle birlikte aslında kendinden önceki tüm sinema anlayışlarını reddeden bir yapıya sahip. İtalyan Yeni Gerçekçilik akımından temel farkı "halk sineması" değil, "bireysel sinema" anlayışının hakim olmasıdır. Tarihin en büyük sinema kuramcılarından Andre Bazin, Yeni Dalga akımının gelişmesinde dolaylı olarak en büyük role sahiptir. Öyle ki, kendisi "Yeni Dalga'nın manevi babası" olarak da anılmaktadır. Yeni Dalga'nın en keskin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz; monotonluğa karşı çık, var olanı değiştir, denemekten korkma. Bu yüzden aslında Yeni Dalga akımını benimsemiş filmler bile birbirine benzemez. Her yönetmen, her filminde yeni bir şeyler dener. Yeni Dalga filmlerinde hikâyeler genellikle bir kalıba ait olmamakla beraber birçoğu neredeyse bir sona bile sahip değildi. Bir kurgu dinamiğine de sahip olmayan akımın filmlerinde her an her şey gösterilebilirdi. Öyle ya da böyle; Fransızların Yeni Dalga'sı tüm dünyada sinema sektörünü epey derinden etkileyen bir akım oldu ve Truffaut ve Godard gibi iki büyük yönetmeni bizlere kazandırdı.