Bir fotoğrafçı, bizlere depresyonun ve kara bulutların içinde yaşamayı muhteşem ve gerçeküstü otoportreleriyle gösteriyor. Christian Hopkins'e 16 yaşında iken ağır depresyon tanısı konulmuş. Hopkins geçirdiği bu korkunç süre zarfında fotoğraf çekmeyi keşfetmiş ve bu ona hastalığından kurtulmak için bir kapı aralamış. Yaşadığı depresyon hayatının bir çok alanında etkisini gösteriyordu ama o yaşadıklarını fotoğraflarla ifade etmeye başladığından beri hayatı değişti. Sanat duyguların ve yaratıcılığın ifade edilip ortaya çıkan işlerde anlam bulmasıdır. Hopkins, ‘Fotoğraf çekmek beni terapi ediyor çünkü fotoğraf çekerken daha önce hiç yapamadığım bir şekilde duygularımı kontrol edebiliyorum'diyor.
Hikayesine gelecek olursak, Hopkins'in fotoğrafçı olmak gibi bir planı hiç olmamış. Gezi amacıyla Çin'e giderken annesi ona profesyonel bir fotoğraf makinası almış ve Hopkins hiç ilgisi olmadığı halde, istemeyerek de olsa bir şekilde fotoğraf çekmeye başlamış. Ancak bir süre sonra fotoğraf çektikçe bu onun ilgisini çekmeye ve bakış açısını geliştirmeye başlamış. ‘Yavaş yavaş gözlerim sadece objektifi değil, dünyayı görmeye başladı. İlgi çekici kompozisyonlar, tamamlayıcı renkler ve zıt hatlar aramaya başladım. Sonra dünyaya karşı bencil olduğumu keşfettim. Güzel olduğunu düşündüğüm herşeyi evime götürebilmek istedim. Birdenbire herşeyin fotoğrafını çeken, koleksiyonunu dünyadaki güzelliklerle güçlendirmek isteyen bir adama dönüştüm'diyor.
Ancak kısa bir süre sonra, bir sabah yeniden karanlık bir boşluğa uyanmış. Hiçbir şey onu heyecanlandırmamaya başlamış, herşey anlamsız gelmeye başlamış ve dayanamayıp buna bir son vermek istemiş. ‘Basitçe söylemek gerekirse, kendimi öldürmek istedim.' diyor Christian. ‘Bunun için bir nedenim, bir açıklamam yoktu. Herhangi bir uyarıcı veya tetikleyici de yoktu. Sadece bu şekilde yaşamak istemedim. Uyumak için uyanmak ve uyanmak için uyumak.' Doktorları onun bipolar bozukluk, anksiyete ve depresyon ile bir arada mücadele ettiğine tanı koymuş. Şiddetli duygusal bozukluk sebebiyle psikiyatri koğuşunda 3 ay geçirmiş. Christian anlatıyor, ‘Sonrasında herşey o kara delikte kayboldu. Fotoğraf, güzellikler hepsi gitti. Gelecek için bütün önceliklerim ve eğilimlerim kayboldu. Artık hiçbir düşüncem ve yaratıcılığım yoktu.'
Fotoğrafın tekrardan hayatına girmesi zamanla olmamış aslında ani bir geçiş olmuş diyebiliriz. Şöyle ki verdiği aradan sonra tekrar okula döndüğünde ondan üst düzey bir proje yapmasını istemişler. O da, hastalığından kurtulmaya çalıştığı bu dönemde mümkün olduğunca insanlarla iletişim kurmadan, insanlardan uzak bir şekilde bu projeyi gerçekleştirmek istemiş. Hopkins'in Flickr'ı keşfetmesi bu dönemde olmuş. Orada gördüğü çarpıcı otoportre işlerinden ve sanatçılardan çok etkilendiğini söylüyor. Bu işler ona göre fotoğraf değildi, ona güzel anları yakalamanın da ötesinde güzel anlar yaratabileceğini düşündürdü. Daha önce hiç düşünmediği bir şekilde bir yön duygusunun oluştuğunu söylüyor.
Böylece Christian, okul projesini güzel anlar yarattığı otoportreler üzerinden yapmaya karar vermiş. İşe öncelikle kendi selfielerini çekerek ve Flickr'daki başka sanatçıların işlerini taklit etmeye çalışarak başlamış. Bir süre sonra daha yaratıcı işler geliştirmeye başlamış. Artık fotoğraflarında güzel anlar oluşturmaya çalışmak yerine, kafasındaki bazı şeytani görüntülerin tezahurunu temsil eden fotoğraflar yapmaya başlamış. Christian, ‘Bu görüntü ve düşüncelerin beni yavaş yavaş yok etmesine izin vermek yerine, onları kendimden bu şekilde uzaklaştırmayı tercih ettim.' ‘Yaşadığım bu acı benim ilhamım oldu ve sonuçta fotoğraf benim bir tür terapim oldu.'diyor.
Christian ona musallat olan bu dayanılmaz duygu ve düşüncelerden inanılmaz bir yol keşfederek kurtulmayı başarmış. Fotoğraf çekmek, duygularını yansıtmak onun hayatını kurtarmış. Kendini özgür hissettiğini ve duygularını kontrol edebildiğini söylüyor. ‘Zaman zaman kötü düşüncelerin zihnimi yeniden sarmaya başladığı durumlarda, fotoğraf çekmek bana herkes gibi insan olduğumu hatırlatan mükemmel bir araç oldu. Her gün fotoğraf çekmezsem nasıl yaşardım bilmiyorum.'diyor.
Bu hikaye belki bazılarımız için ilham olabilir. İyi kötü tüm duygu ve düşüncelerinizi fotoğraf ile ifade etmek sizleri de özgürleştirir. Biz Christian'ın hikayesini de fotoğraflarını da ilgi çekici bulduk, bakalım sizler de beğenecek misiniz.